KOBİ’lerin kredi riski büyüyor: Takipteki alacak oranı hızla yükseliyor
Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) Türkiye ekonomisinde kritik bir yere sahip olsa da, son dönemde krediye erişimde yaşadıkları zorluklar ve artan finansal risklerle dikkat çekiyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, KOBİ’lerin kredilerindeki takipteki alacak oranı, ticari kredilere kıyasla daha hızlı artış gösteriyor. 27 Eylül itibariyle açıklanan verilere göre, KOBİ kredilerinde takipteki alacak oranı yüzde 1,87’ye yükselmiş durumda. Bu oran, genel ticari kredilerde ise yüzde 1,49 seviyesinde kalıyor. KOBİ kredilerindeki bu hızlı artış, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin karşılaştığı finansal sıkıntıların boyutlarını gözler önüne seriyor.
Türkiye’de KOBİ’ler, hem üretim hem de istihdam açısından büyük bir rol üstleniyor. Ancak son dönemde uygulanan sıkı para politikaları, özellikle bu işletmelerin krediye erişimini zorlaştırdı. Ticari kredi faiz oranlarının yüzde 60 civarında seyretmesi, KOBİ’lerin maliyetlerini daha da artırırken, kredi kullanımındaki zorluklar takipteki alacak oranlarının da hızla yükselmesine neden oldu. Özellikle ihracatçı ya da imalatçı KOBİ’ler haricindeki işletmeler, uygulanan kredi sınırları nedeniyle bu zorlukları daha derinden hissediyor.
KOBİ’lerin en büyük sorunlarından biri, yabancı para cinsinden krediye erişimde yaşadıkları sıkıntılar. Pek çok küçük ve orta ölçekli işletme, yabancı para kredi kullanım koşullarını yerine getiremedikleri için bu avantajdan faydalanamıyor. Bu durum, TL cinsi ticari kredilere olan talebi artırırken, yüksek faiz oranları nedeniyle işletmelerin finansmana erişimini daha da zorlaştırıyor. Yüksek faiz oranlarının yanı sıra, büyük firmalar tarafından yurtdışından tahvil ihraç edilerek sağlanan uygun maliyetli finansman seçenekleri de KOBİ’ler için erişilmesi zor bir kaynak haline geliyor.
BDDK verileri, KOBİ’lerdeki kredi büyümesinin son bir yılda yüzde 30,7 oranında arttığını gösteriyor. Ancak takipteki alacakların artış oranı bu büyümenin çok üzerinde, yüzde 402’ye ulaşmış durumda. Bu durum, KOBİ’lerin kredi geri ödemelerinde yaşadıkları sorunların ciddi boyutlara ulaştığını ortaya koyuyor. Kredi hacmi 3 trilyon 873 milyar liraya ulaşan KOBİ’ler, aynı zamanda 72 milyar lira seviyesindeki takipteki alacaklarla mücadele etmek zorunda kalıyor.
Takipteki alacak oranının en yüksek olduğu kesim ise küçük işletmeler. BDDK’nın ağustos ayı verilerine göre, KOBİ’lerin takipteki alacak oranı en fazla küçük işletmelerde yükseldi. Küçük işletmelerin kredilerinde takipteki alacak oranı yüzde 1,92’ye çıkarken, mikro işletmelerde bu oran yüzde 1,89, orta ölçekli işletmelerde ise yüzde 1,59 seviyesinde bulunuyor. Bu veriler, küçük işletmelerin kredi geri ödemelerinde daha fazla zorlandığını ve finansal sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını gösteriyor.
KOBİ’lerin kredi geri ödemelerinde yaşadığı zorluklar, sadece yüksek faiz oranlarından kaynaklanmıyor. Aynı zamanda, son dönemde artan maliyetler, tedarik zincirindeki sorunlar ve talepteki dalgalanmalar da işletmelerin finansal dengelerini olumsuz etkiliyor. Yüksek enflasyon ve döviz kuru oynaklıkları da bu işletmelerin yükünü artıran diğer faktörler arasında yer alıyor. KOBİ’ler, finansal açıdan bu kadar zor bir dönemden geçerken, bankaların kredi politikaları ve faiz oranları da işletmelerin bu süreci atlatmalarını zorlaştırıyor.
Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansmana erişim, ekonomideki toparlanmanın kilit unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Ancak krediye erişimde yaşanan bu sıkıntılar, KOBİ’lerin hem üretim kapasitelerini hem de istihdam olanaklarını olumsuz etkiliyor. Ekonomideki bu olumsuz tablo, önümüzdeki dönemde KOBİ’ler açısından daha büyük riskler yaratabilir.
BDDK’nın verileri, KOBİ’lerin finansal durumlarını daha yakından izlemeyi ve bu işletmelerin karşılaştığı zorlukları ortaya koymayı sürdürüyor. Ancak bu zorlukların aşılması için, KOBİ’lerin finansmana erişimlerini kolaylaştıracak yeni çözümler ve politikaların devreye sokulması gerektiği açıkça görülüyor. Aksi halde, KOBİ’lerdeki takipteki alacak oranlarının daha da artması ve bu işletmelerin finansal sorunlarının derinleşmesi kaçınılmaz görünüyor.